Yürüyordum,ben yürüdükçe daha da uzuyordu yol. Sonunda sana ulaşacağım için belki de.Attığım her adım sana daha da yaklaştığım için belki de.
Kendime geldiğimde otogarın ortasında tek başıma dikiliyordum.Tek hissettiğim duygu heyecandı. Aylardır benim olan,her saniye tek mesajıyla yanımda olan adamın bedeni geliyordu yanıma.
10 aydır adıyla nefes alıyordum. ”Basit bir internet sitesinden birine aşık oldum” deseler dalga geçerdim. Ta kii onu bulana kadar.Basit bir internet sitesinden bir arkadaşımın vesilesiyle tanışmıştık.Mesajlaşmalar,telefonda konuşmalar,görüntülü görüşmelerin ardı arkası kesilmiyordu. Sürekli yanımda oluyordu her ne kadar dokunamasamda.Mutlu muydum ? Hiç olmadığım kadar. Bana kendimi en iyi hisettiren kişiydi o. Canımdan öteydi. Ve ben onunla birinin gözlerini görmeden aşık olunabileceğine inanmıştım.
Tam bir ay öncesinden kararlaştırdık bugünü.
8 Temmuz 2012
Planımıza göre; Gece 3 gibi otobüse binecek sabah 7.30 gibi burada olacaktı. Ben onu otogardan alacaktım. Tüm gün beraber olucaktık ve o gece yine 12 de otobüse binip gidecekti şehrimden.
Karar verdiğimiz gün daha başladım ne giysem diye düşünmeye. İlk kez görücekti beni,beğenmesi lazımdı.Bilmiyorum belki 100 tane mağazaya girdim 10 gün içinde. Ama ne giysem bilmiyordum. Birde zaman hiç geçmiyordu. Sırf zaman çabuk geçsin diye gün içinde bile defalarca uyuyordum.Saniyeler dakikalar saatler günler yıl gibi geçse de bir baktım ki 7 Temmuz olmuş.O gün sabah beni aradı ve babasının biletini aldığını söyledi. Hemen her zaman ki gibi giysi seçimi için en yakın arkadaşlarımı topladım eve. Giydim çıkardım bütün dolap indi aşağıya. Yeni aldıklarımın arasından bi şort ve tişört seçtik. Her şey hazırdı. Bir tek sabahı bekliyordum.
Uyku girmiyordu gözüme. O sırada telefonumun ışığı yandı,baktım ondan bir mesaj.
”Adıyla nefes aldığım yarenin,bedeninde nefes almaya geliyorum.uyku girmedi gözüme tam 3 saat sonra otobüse biniyorum.Uyu sen şimdi yarın yorgun olma seni seviyorum meleğiim”
Mesajı okudum ve ağlayarak uykuya dalmışım.
Gözlerimi açtığımda saat sabaha karşı 6 ve telefonumda 12 yeni mesaj.
Hepsi ondan. Giyindim evden çıkıyorum,otobüse bindim sana geliyorum,seni alıcam olm ben,otobüsün camına koydum kafamı bizi hayal ediyorum,meleğim ya gelinliğini çok kabarık alalım,kaldı 2 saat,uyan hadi amk…
Mesajları okudum fırladım. Hemen duşa girdim. Kalbimin sesinden nefes alamıyordum. Üstümü giyindim. Saçlarımı onun sevdiği gibi yapmaya çalışırken telefonum çalmaya başladı. Arıyordu. Açtım.
”Uyanmadın mı daha lan salak?”
”Uyandım hazırlanıyorum yeaa kapat hadii”
”Seni seviyorum”
Sonra kapadım telefonu,hafif makyaj ve saldığım kıvırcık saçlarımla ona gitmeye hazırdım.
Çantamın içine bana kargoyla yolladığı şeyleri koydum. Bir kağıt ve kalem aldım evdekiler not bıraktım.
”Anne baba akşamda dediğim gibi ben şeydalara gidiyorum akşam orada kalıcam kendinize cici bakın öptüm”
Minik adımlarla çıktım evden,içimden dua ediyordum. Allah’ım ne olur terlemiyim,öff inşallah yemek yerken ağzıma yüzüme bulaşmaz,alla bi de sümüğüm akarsa yedik boku” saçmalaya saçmalaya yürüdüm.
Ve işte kendime geldiğim nokta otogarın ortasınde o kalabalığın içinde tek başıma dikiliyorum.
Saat 7’yi 38 geçiyor. Ve gelmesine onu dokunmama dakikalar var.Hissettiklerim tarif edilebilir değil.Sağa sola bakınıyorum,içimden ”nerede bu yeaa” diye sayıklıyorum.Çıkardım telefonu saat 7.40
Bana saatler gibi gelen geçen zaman 2 dakikaymış meğer.Bakınıyorum bakınıyorum yok.Allah’ım yoksa kandırdımı beni. Gelmedimi,gelmeyecek mi?
Neredeyse ağlayacak hale geldim. İçimden nasıl küfrediyorum anlatamam. Bir yandan ağlarsam rimelim akar kötü görünürüm diyorum.Oracıkta yığıldım bankta. Oturuyorum ama vücudumdan ateş çıkıyor. Mesaj atmaya korkuyorum.”Şaka yaptım yeaa gelmedim” diyecek diye. Yok gelmiyor. Bir yandan saçlarımı düzeltiyorum,diğer yandan sağa sola bakınmaya devam ediyorum. Ve uzakta karşıda bir kırmızılık gördüm,onca insanın arasından sıyrılıp bana gelmeye çalışın biri. İnanmıyordum. Nefes sesimden etrafı duyamıyordum.O ise yakınlaşıyordu.Kulağında telefon birine bir şeyler anlatıyordu.Hiç kıpırdamadan beklemeye devam ediyordum. Yanaklarımdan göz yaşlarımın akmaya başladığını hissettim. Aramızda sadece 4 adımlık mesafe kalmıştı. 450 kilometreyi devirmiştik. 10 Aylık beraberliğimiz geçti gözümün önünden o 4 adımlık mesafeyi gelene kadar. Gözlerime baktı ve belimden tutup kendine doğru çekti.Kollarının arasında ağlıyordum. Tam 5 dakika orada öyle sarılmış şekilde durduk. Boynuma,yanaklarıma,burnuma saçlarıma minik minik öpücükler konduruyordu.Bense omzunda o huzurun tadını çıkartıyordum. Bu duygunun tarifi yoktu. Ve ben gerçekten aşık olduğumu anladım. Hayatım boyunca yanımda istediğim kişi oydu.
Sonra kulağıma eğildi ve sessizce ; ”seni seviyorum meleğiiim” dedi.
Onun bedenine dokunuyor onu hissediyordum tüm vücudumda. Aylardır kamera mesaj telefon dışında yanımda olamayan adam kollarımın arasındaydı düşünsene. Neyse.
Elimi tuttu otogarın çıkışına doğru yürüyoruz. Ve ben arkama baktım içimden ; ”bizi buluşturan kaldırım,onu getiren otobüs hepinize teşekkür ederim” dedim. Biz her zorluğu otogarın bankında bırakmış şekilde el ele orayı terk ediyorduk. Biz artık gerçektik.Sokakta el ele gezen aynı şehri paylaşan çiftler gibi. Ve hatta biz onlardan farklıydık. Biz hepsinden çok aşıktık birbirimize.
Onun gözlerine bakıyordum. Ve içimden ; ”Okyanusları tasarlarken saçlarından feyz aldığın tanrım,ona dokundum.Teşekkür ederiim” DEVAMI İÇİN : UNUTULMAYAN ANILAR anılar , hatırlar , unutulmayan anılar , unutulmayanlar